Halil Dinç, Tenkil sürecinde ülkesinde insanca yaşam hakları elinden alınan, ailesini Meriç gibi tehlikeli bir yolculuğa çıkarmak zorunda kalan binlerce öğretmenden biriydi. Evet o, nehri kazasız belasız geçebilmişti. Ama kalbi, 15 Temmuz’dan beri yaşadıklarına daha fazla dayanamadı ve Atina’ya geçtikten kısa süre sonra, 16 Ağustos 2018 Perşembe günü hayatını kaybetti.
Gittiği her yerde arkadaşlarına moral veren Halil Dinç olan bitenlere anlam vermiyor, içten içe çok üzülüyordu. Çok sevdiği ülkesinde terörist ilan edilmişti, birçok öğretmen arkadaşı suçsuz yere hapisteydi, onların acısı içine çökmüştü, 15 Temmuz sonrası görev yaptığı okula uyuşturucu konularak kendilerine tuzak kurulmuştu. Birçok badire atlatmıştı ama kalp krizini atlamadı.
Naaşı toprağa verilmek üzere Türkiye’ye, memleketi Trabzon Vakfıkebir’e gönderildi. Trabzon havaalanında cenazeyi sadece Halil öğretmenin Türkiye’de kalan oğlu İhsan ve enişteleri aldı. Kardeşi, iktidarın oluşturduğu baskı ve korku nedeniyle abisin cenazesini almaya bile gelmedi. Dönemin müftüsü Hüseyin Köksal, selasının okunmasına izin vermediği Halil Öğretmen’in cenaze namazı için imam görevlendirilmesini de engelledi.
Ankara Samanyolu Cemal Şaşmaz Kız Lisesi Müdürü Halil Dinç, oğlunu Türkiye’de bırakarak eşi ve iki kızıyla çıkmıştı yola. Aile, göçmenlerin toplandığı cezaevi ve kamp sürecinin ardından ancak 12 gün sonra Atina’ya ulaşabilmişti. Bir misafirhane bulan Dinç ailesinin planı buradan başka bir ülkeye geçmekti. Hem maddi hem de psikolojik olarak oldukça yıpratıcı geçen bu süreçte ailesinin moralini yüksek tutmak için elinden geleni yapıyordu Halil Öğretmen. Ancak kalbi yorulmuştu.
Vefat ettiği gün ailesine güzel bir kahvaltı kurmuş, eşi ile market alışverişine çıkmıştı. Eve döndüklerinde kızını üzgün gören Dinç, onu biraz olsun mutlu etmek için dışarı çıkaracaktı. Hazırlanmak üzere traş oldu, banyoya girdi. O anda eşine seslendi. Nihayet Dinç, Halil Öğretmen’i banyoda yere yığılmış halde buldu. Bilinci yoktu. Nihayet Dinç, o günü şöyle anlatıyor: “Onu kızımla banyonun dışına çıkardık. Evde yalnızız. Kimseyi tanımıyor, dil bilmiyoruz. Arkadaşları aradım, ambulans çağırın diye… Kalbi durmuştu. Ben çaresiziğin dibine kadar vurmuş, gurbette çınarımı kaybetmiş, Atina yıkılmış, altında kalmıştım.”
Eşinin cenazesini Türkiye’ye gönderdikten sonra Atina’da iki kızıyla yalnız kalan Nihayet Dinç ne yapacağını bilmiyordu. Türkiye’ye geri dönse tutuklanacaktı. Akrabaları, ‘Dön ne olur, bir iki yıl yatıp çıkarsın.’ dese de o çocukları için yola devam etmeye karar verdi. Belçika’ya gitmeye karar verdiler ama bu süreç kolay değildi. 18 yaşındaki kızı Ahsen panik atak geçirmeye başlamış ve sıkıntıdan 45 kiloya kadar düşmüştü. Anne ve çocukları uzun ve çileli bir yolculuğun ardından, yarı yolda babalarını kaybettikten sonra Belçika’da bir araya gelebilmişlerdi. Türkiye’de kalan oğulları İhsan da babasının cenazesini defnettikten sonra yola çıkmış, annesine ve kardeşlerine kavuşmuştu.
Edebiyat öğretmeni Halil Dinç, vefatından önce maruz kaldığı haksızlıkları, duygularını kaleme almıştı. Yola çıkmadan önce yazdığı Geçtim Meriç’ten şiiri, o yolu kullanıp gelen birçok mülteciye umut oldu. Nehri geçerken giydiği tişörtü ve şapkası ise hem acı hem ümit dolu o günlerin bir hatırası olarak kaldı.
GERGERLİOĞLU SES OLMUŞTU
Cenazesi Türkiye’ye getirildiğinde Halil Dinçin cenazesine imam verilmemişti, selası da okutulmadı. Bu durumu yakından takip eden İnsan hakları savunucusu ve HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu olayı şöyle duyurmuştu: “Yunanistan’da ölen Halil Dinç’in cenazesi için Vakfıkebir müftüsü imam vermemiş, sela okutmamış. Gerekçe herhalde mülteci ise vatan haini vb. Öldükten sonra kişi eğer Müslüman ise hiç kimsenin müftü de olsa bir Müslüman cenazesine bunu yapmaya hakkı yoktu. Emeviler de böyleydi.”
PARTİZAN MÜFTÜNÜN ENGELLEMELERİ
Tr724’ün haberine göre Dinç’in ölümünden sonra şöyle şunlar yaşanmıştı:
“Türkiye’deki cadı avından kurtulmak için geçtiği Yunanistan’da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden Halil Dinç’in (45) cenazesi bile zulme maruz kaldı.
Toprağa verilmek üzere memleketi Trabzon’nun Vakfıkebir ilçesine getirilen Halil öğretmenin selâsı verilmedi. AKPli Müftü Hüseyin Köksal’ın talimatı bununla da kalmadı. Partizan müftü, Dinç’in cenaze namazının kıldırılmamasını istedi ve imam görevlendirilmesini engelledi. Halil öğretmenin cenaze namazı yakınları tarafından kıldırıldı ve defnedildi.
GERGERLİOĞLU: ‘EMEVİLER DE BÖYLEYDİ’
Yapılan uygulamaya tepki gösteren milletvekili ve aktivist Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Yunanistan’da ölen Halil Dinc’in cenazesi için Vakfıkebir müftüsü imam vermemiş, sela okutmamış. Gerekçe herhalde mülteci ise vatan haini vb. Öldükten sonra kişi eğer Müslüman ise hiç kimsenin müftü de olsa bir Müslüman cenazesine bunu yapmaya hakkı yoktu. Emeviler de böyleydi.” dedi.
‘BİR AKŞAM GEÇTİM MERİÇTEN’ ŞİİRİNİ YAZMIŞTI
Ankara Samanyolu Cemal Şaşmaz Kız Lisesi’nin eski Müdürü Halil Dinç, 45 yaşında Yunanistan’da geçirdiği kalp krizinin ardından hayatını kaybetmişti. Üç çocuğu ve eşini Türkiye’de bırakarak Yunanistan’a geçen Dinç, edebiyatçı kimliğiyle gurbet yollarına düşüşünü de kaleme almıştı. Şiirinde Meriç’ten geçenlere atıf yaparak, “Hicret evet bakiyesi / Hicranlı duygular, içten/ Vatana son bakış, yaslı/ Bir akşam geçtim Meriç’ten” demişti.”
CEMAL ŞAŞMAZ KOLEJİ’NİN DÜNYA BİRİNCİSİ ÖĞRENCİLERİNE ÖDÜLLERİNİ ERDOĞAN VERMİŞTİ
Dinç’in şiirinde ‘Tohumlar bıraktım orda/Semaya ser çeksin diye’ şeklinde bahsettiği öğrencileri, TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları, ulusal ve uluslararası birçok alandaki yarışmada ödül kazanan başarılar elde etti.
Uluslararası İnfomatrix Kısa Film Yarışması’nda ‘Sınırları Aş’ isimli filmleriyle Dünya 1.si olan Samanyolu Cemal Şaşmaz Liseleri öğrencileri Afet Keskin ve Nihal Özgür’e ödüllerini bizzat dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan vermişti.
15 Temmuz’dan sonra onbinlerce eğitimci haksız yere tutuklandı, 1000’den fazla eğitim kurumu hizmet hareketine yakınlığı gerekçe gösterilerek ilk çıkarılan OHAL KHK’ları ile kapatıldı. 20 binden fazla eğitimci işsiz kaldı. 100 binin üzerinde öğrencinin eğitimleri hukuksuz şekilde okullarının kapatılmasından sonra aksadı veya yarım kaldı.
Halil Dinç Türkiye’deki zulüm ve haksızlıklardan sonra göç kararı almıştı. Dinç’in dostlarıyla paylaştığı şiirinin tam metni şöyle:
Geçtim Meriç’ten
Dünyam bir el çantasında.
Yok oldu bir mazi hiçten
Acı, zorlu talihime,
Gülerek geçtim Meriç’ten
Tarihin başından beri
Yaşanan, bitmeyen göçten
Yok kimseye imtiyazı
Bilerek geçtim Meriç’ten
Bir zehirden iftirayı
-Duydum sen say ki baldıran-
Kırk beş yıllık hatırayı
Silerek geçtim Meriç’ten
Sırtımda bir urba ardan
Kalbim güvercin yüreği
Hem serden geçtim hem yardan
-Geride mağmum dostlarım-
Dolarak geçtim Meriç’ten
Tohumlar bıraktım orda
Semaya ser çeksin diye
Bebek, anne, yağız, yiğit
Rahim Allah’a hediye
Hicret evet bakiyesi
Hicranlı duygular, içten
Vatana son bakış, yaslı
Bir akşam geçtim Meriç’ten
Kaynaklar: https://www.tr724.com/akp-muftusu-halil-ogretmenin-selasini-verdirmedi-namazini-kildirtmadi/
-https://www.tr724.com/yunanistanda-bir-egitim-gonullusu-daha-hakka-yurudu/