Bank Asya’ya para yatırdığı gerekçesiyle Gülen cemaati soruşturmaları kapsamında altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırılan hasta mahpus, 84 yaşındaki Nusret Muğla cezaevinde 13 Şubat 2022’de Koronavirüs sebebiyle vefat etti. Cezaevine girdikten sonra rahatsızlıkları nedeniyle sürekli hastaneye gidip gelen ve bu nedenle devamlı olarak karantina koğuşunda kalan Muğla, karantina koğuşunda Koronavirüs kaptı. Ölüm haberini insan hakları savunucusu Natali Avazyan duyurdu. Avazyan, “Nusret Muğla, Manisa Cezaevi’nde 84 yaşında hayatını kaybetmiş. Suçu, Bank Asya’ya para yatırıp, derneğe üye olmakmış. Çok üzüldüm onca rahatsızlığı vardı son günlerini evinde, sevdiklerinin yanında geçirmeliydi,” ifadelerini kullandı. Aile dostu AKP kurucusu, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç ise, geç kalan bir mektupla helalleşme istedi.
CHP’LI TANRIKULU’NDAN İKTİDARA: BU ÖLÜMLERDEN SİZ MESULSÜNÜZ!
Nusret Muğla’nın vefatının ardından CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tepki gösterdi. Tanrıkulu, “Nusret Muğla için her hafta ısrarla ‘yaşlı’ dedik, ‘hasta’ dedik ama dinlemediniz. Cezaevinde Covid’e yakalandı ve bir süre sonra vefat etti. Vicdansızsınız ve bu ölümlerden siz mesulsünüz” dedi.
HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Hakları Savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, “Bunlar normal ölüm mü cinayet mi? Ağır hastayı umursamadan cezaevinde tut, ölünce de ‘takdir-i ilahi’ de” diyerek tepki gösterdi.
İş insanı Akın İpek, “Bu dönemin iktidarı, iftiharla boynuna asabilir bu resmi. Allahın C.C. huzurunda da marifetleri arasında sayarlar.” diyerek cezaevindeki hasta ve ihtiyar tutuklulara dikkat çekti. Tıp doktoru Prof. Dr. Salih Kuk da bu ölümü “bir cinayet” olarak nitelendirdi.
YARGITAY CEZASINI ONAMIŞTI
Nusret Muğla, Manisa T Tipi Cezaevi’nde kalıyordu. Eylül 2016’da Manisa Emniyet Müdürlüğü’nde 31 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklanan Muğla, o dönemde kalp rahatsızlığı geçirmiş ve İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde anjiyo olmuştu. Anjiyonun ardından tahliye edilen Muğla tutuksuz yargılanıyordu ancak Yargıtay’ın hapis cezasını onaması sonrası yeniden cezaevine girmişti. Kalp, tansiyon, romatizma, prostat, böbrek sorunları ve beyinde denge bozukluğu nedeniyle günde 14 ilaç kullanan Nusret Muğla, “Sağlık durumum çok iyi değil tabii. İlaçlarla ayakta duruyorum.” demişti.
BÜLENT ARINÇ’IN YAKIN ARKADAŞIYDI
Uzun yıllar Manisa’da ayakkabıcılık yapan Nusret Muğla, Bank Asya’ya para yatırdığı, Manisa’daki Feza Derneği’ne üye olduğu ve Nevbahar adlı grup kurdukları için altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Bülent Arınç’ı liseden beri tanıdığını söyleyen Nusret Muğla, “Yakın ilişkilerimiz vardı. Ailece tanışıyorduk. Ben siyasete girmedim, çok teklif ettiler, düşünmedim. Çok bahsetmek istemiyorum aslında. Kimseyi incitmek istemiyorum,” demişti.
30 YIL ÖNCEKİ HAYIRLARI, YARDIMLARI EYLEMLERİ SORULMUŞ
Nusret Muğla’ya, Fethullah Gülen’i tanıyıp tanımadığı, Bank Asya’ya para yatırıp yatırmadığı, Kimse Yok Mu derneğine üye olup olmadığının sorulduğu ortaya çıktı. Muğla’nın, eski AKP Milletvekili tutuklu İlhan İşbilen’le yaptığı telefon görüşmeleri de ‘suç’ gibi dosyaya konmuş. Ayrıca toplanan burslar da ‘terör’ faaliyeti olarak gösteriliyordu. Nusret Muğla’nın ifade tutanağından bir bölümü de sosyal medyaya yansımıştı. Buna göre yasal bir bankaya para yatırdığı ve yine yasal bir derneğe üye olmakla suçlanan Nusret Muğla’ya 5 yıl önce alınan ifadesi sırasında 30 yıl önceki yaptığı işler, hayırlar ve eylemleri sorulduğu ortaya çıkmıştı.
Muğla, söz konusu sorulara, “Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. 80 yaşındayım. Hastalıklarla mücadele ediyorum. Hakkımdaki iddialar en az 30 yıl önceki (1980-1990 yıllar arası) olaylardır. Rahatsızlığım nedeniyle 2004 yılında işyerimi kapattım. İddia edilen işlerle uğraşmam, ilgilenmem söz konusu değildir.” diyerek cevap vermişti.
“BABAM TELEFONLARDA HEP BİZE İYİYİM DERDİ AMA…”
Nusret Muğla’nın kıyafetleri ve ilaç kutuları cezaevi tarafından ailesine ölümünden bir gün sonra teslim edildi. Karantina hücresinde Koronavirüs kaptığı için vefat eden Muğla’nın kıyafetleri, kaldırıldığı hastanenin bahçesindeki çöp kutusunda korona tedbirleri kapsamında imha edildi.
Babasının vefatından sonra Bold Medya’ya oğlu Mustafa Said Muğla, “Babam bize hep iyi olduğunu söylüyordu. Orada ne eziyetler çektiği kıyafetlerinden belli. Normal bir hayatta ölse dersin ki kronik rahatsızlıkları vardı ama yanımızdaydı, bakıyorduk, ilgileniyorduk. Babam hep bizi kandırmış telefonlarda. ‘İyiyim, iyiyim, bakılıyoruz burada, sıkıntımız yok’ diye ama çok çekmiş. Kıyafetlerinden, eşyalarından belliydi. Kutu kutu hapları vardı. İki kutu dolu.” değerlendirmesinde bulundu.
Resmi işlemler için cezaevine giden Mustafa Said Muğla, savcıya da ifade verdi. Savcının, “Babanızın ölümünde şaibe görüyor musunuz, şüpheniz var mı?” sorusuna babasının hapiste yaşadığı ihlaller nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyince Nusret Muğla’nın cenazesi otopsi için adli tıpa gönderildi. Savcının sorusuna şerh koydurduğu için cenazeyi ancak 14 Şubat 2022 günü teslim alabildiklerini söyleyen Mustafa Said Muğla, “Babam karantina koğuşunda kovid oldu. Telefon görüşünde ‘Karantinaya biri geldi, herhalde ondan ben de girip kaptım ama kendimi iyi hissediyorum’ demişti. Ses kayıtları var elimde. Kaloriferleri yanmayan yerde yaşadı. Normal bir hayatta ölse dersin ki kronik rahatsızları vardı ama yanımızdaydı, bakıyorduk, ilgileniyorduk. Babam hep bizi kandırmış telefonlarda. ‘İyiyim, iyiyim, bakılıyoruz burada, sıkıntımız yok’ diye ama çok çekmiş. Kıyafetlerinden, eşyalarından belliydi. Kutu kutu hapları vardı.” ifadelerini kullanmıştı.
“SON BİR KEZ GÖRMEK NASİP OLMADI”
Babasını son bir kez görememenin üzüntüsünü yaşayan Muğla şöyle devam etti: “Ayın 17’sinde açık görüş vardı. Açık görüşe hazırlanıyorduk. Telefon görüşünden bir gün önce de kapalı görüş varmış, biz sistemde göremediğimiz için gitmedik ziyarete. Telefonda bana ‘Oğlum kapalı görüş vardı, giyindim hazırlandım, gelmedin, üç kişi kaldık içeride, diğer arkadaşlar görüşe gittiler’ dedi. Baba sistemde görmedik, seni bırakır mıyım yoksa dedim. Nasip olmadı görmek. Çok zor bir şeymiş.”
Bank Asya’ya para yatırdığı, Manisa’daki Feza Derneği’ne üye olduğu ve Nevbahar adlı grup kurdukları için daha önce de 7 ay hapis yatan Muğla, Yargıtay’ın 6 yıl 3 aylık cezasını onaması sonrası geçen 6 Ocak 2021’de yeniden cezavine girmişti.
BÜLENT ARINÇ: HAKKINI HELAL ET NUSRET AĞABEY
Milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sezgin Tanrıkulu, Mustafa Yeneroğlu gibi isimlerin Adalet Bakanlığı’na yaptığı çağrılara rağmen tahliye edilmeyen Muğla, kalp, tansiyon, romatizma, prostat, böbrek sorunları ve beyinde denge bozuklukları hastalıkları nedeniyle günde 14 ilaç kullanıyordu.
Cumartesi günü korona teşhisi nedeniyle hastaneye kaldırılan Muğla, dün hayatını kaybetti. Cenazesi bugün ikindi vaktinde Manisa Hatuniye Camii’nden kaldırılacak. Nusret Muğla’nın liseden arkadaşı olan eski Meclis Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Twitter hesabından uzun bir açıklama paylaşarak “Nusret Ağabey hakkını helal et.” dedi.
BÜLENT ARINÇ’TAN SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI
Lise yıllarından beri tanıştığı dostu için bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunmayan ve açıklama yapmayan eski Meclis Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, vefatının ardından Nusret Muğla için Twitter hesabından bir yazı paylaştı.
İşte Bülent Arınç’ın Nusret Muğla’nın ölümünün ardından kaleme aldığı yazı:
“Nusret Ağabeyin Ardından….
Nusret Ağabey ile lise yıllarımda tanışmıştım. Küçük berber dükkanlarında ortağı Kenan ile çalışırlardı. Zaman içerisinde dost olmuştuk Güler yüzlü, tatlı dilli bir insandı… Risale-i Nurları okur. Fırsat bulursa insanlara iman ve Kur’an hakikatlerini anlatır, herkese ikramda bulunurdu. Üniversite yıllarım ve ardından avukatlığa başladığım dönem de Nusret Ağabey ile dostluğumuz devam etti. Bazen çay sohbetleri yapar, kendisi gibi pırıl pırıl insanlarla kitap okur, sohbet yapardık. Sonra berberlikten ayrıldı ve küçük bir kavaf dükkanı açtı. Aynı hizmetine orada devam etti: artık Kavaf Nusret Ağabey olmuştu. Sonra “Hizmet Hareketi” olarak bildiği yolda eğitim faaliyetlerine destek olmaya başladı.
Kısıtlı imkanlarını bu yolda kullandı. Topladığı zekat, fitre ve çiftçilerden aldığı ayni yardımlar ile okulların yapım masrafına destek oluyordu. Kendisini sevenlerin Nusret Ağabeyi artık eğitim gönüllüsüydü.
15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişimi ülkemizin üzerine bir felaket gibi çöktü. Uçaklar, helikopterler, tanklar bomba ve kurşun yağdırdı, meclisimiz bombalandı… Bu hain girişim, onlarca şehit ve gazimizin canını fedakarca hiçe saymasıyla ancak önlenebildi. Bugünden hemen birkaç gün sonra Nusret Ağabeyin de birçok arkadaşı gibi “silahlı terör örgütü üyesi olmak” iddiası ile tutuklandığını öğrendim. Bırakın silahı, eline bir gün çakı dahi almamış, kimseye kaba bir söz söylememiş, her defasında “Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok” diyen o güzel insan, bankaya para yatırmak. Eğitim vakfında görev almak, gençlerle ilgilenmek gibi malum suçlamalar ile hüküm giymiş ve ardından tahliye edilmişti.
Kendisine 2 yıl önce geçmiş olsun ziyaretinde bulunmuştum Kimseye kırgın ya da küskün değildi 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir felaket olduğuna inanıyor ve kendisinin ve arkadaşlarının haksız yere terörist olma iddiası ile yargılandığını, bunun aileler için büyük travmalara neden olduğunu düşünüyordu. Haksızlıkların giderilmesi için benim de elimden geleni yapmamı istemişti. Hakkındaki karar onandıktan sonra cezaevine alındı. Kalp ve çeşitli rahatsızlıklardan dolayı çok sayıda ilaç kullanıyor, kendi başına hayatını idame ettirmekte güçlük çekiyordu. Maalesef tam teşekküllü üniversite hastanesinden alınan raporlar Adli Tip Kurumu tarafından onanmadığı için cezaevi şartlarında kalmaya devam etti.
Hastalığı şiddetini artırdı ve maalesef Koronavirüse yakalanarak dün 84 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bu güzel insanla olan hikayemin kısaca özeti budur; kendisine dair anılarımı kalbimin en müstesna köşesinde saklayacağım.
Peki ardından söylenmesi gerekenler nedir?
Cezaevi şartları hasta mahkumların tedavileri ve tedavi süreçlerinde gerekli koşullar açısından uygun değildir. Kalp ameliyatı olması gerekenler var, kanser hastaları var. Tedavileri mevcut şartlar altında mümkün değil. Bu insanların cezaevinde kalmasının kamuya hiçbir faydası yok. Cezalarının büyük bölümünü zaten cezaevinde geçirmiş insanlar. İnfazlarının ertelenmesinin kamusal faydalarının olduğu gibi bu insanların daha kolay şifa bulabilmelerine de imkan sağlayacaktır. Anayasamızın 17 maddesine göre cezaevlerinde dahi olsalar vatandaşların mutlaka insan onuruna yaraşır bir hayat yaşamaları gerekiyor. Çoklu ilaç kullanan. Çocuklarıyla cezaevinde kalan kanser hastaları var, üstelik kovid riski altındalar Bunların infazının ertelenmesi Adli Tip Kurumunun raporları onaylamasına bağlı. Eğer kurum, söz konusu raporları onaylar ise cezaevinden infazları ertelenerek çıkacaklar, belki iyileşmeyecekler ama ev ya da hastane şartları altında tedavileri mümkün olabilecek. Doktorlar inançlı olur, merhametli olur, adaletli olur. Onlar, Hipokrat yemini etmiş insanlardır. Bu insanların cezaevinde kalıp ölüme terk edilmesinin size, yargıya, toplumsal bütünlüğümüze ne gibi bir zararı olabilir? Lütfen bunları düşünün ve bu şekilde hareket edin.
Burada sadece Anayasa’nın 17 maddesi değil, Cumhurbaşkanının da af yetkisi önem taşıyor. Sayın Sezer de Gül de Erdoğan da bazı hükümlüler için de bu yetkilerini kullanmışlardı. Kaldı ki Adli Tıp Kurumu, kendisine kanun ve yönetmelikler ile verilen yetkiyi hiçbir makam ve mevkiden korkmadan. Hukuka uygun şekilde kullansa Cumhurbaşkanın af yetkisini kullanmasına dahi gerek kalmayacaktır.
Bu konudaki tek muhatabım 15 Temmuz gecesi eline silah almamış, hiçbir şekilde silahlı eylemde bulunmamış, kendi hallerinde Türkiye’nin her yerinde imamı, müezzini, öğretmeni, doktoru, esnafı, emeklisiyle “Sen bu örgütün üyesisin” denerek cezaevine doldurulmuş insanlardır.
Sonsöz:
Nusret Ağabey hakkını helal et.
Ben, senin ve senin durumunda olanlar için kamuoyunun şahit olabildiği ve olamadığı tüm mecralarda, sesimin ve gücümün yettiğince bildiğim doğruları söyledim. Ama gözler kararmıştı, köşe başlarını tutan zebaniler kan ve intikam ateşiyle yanıyorlardı. Doğru bildiklerimi söylediğim için ben de hakaret gördüm, azarlandım, horlandım, Fetöcü olarak hedef gösterildim. Sana ve arkadaşlarına faydalı olamadığım gibi kendime de faydalı olamadım.
Ama inanıyorum ki bu da geçer ya Hu.
“Göz yaşarır. Kalp mahzun olur.
Fakat biz Rabbimizin razı olacağı şeylerden başkasını söylemeyiz.”
Tutukluluktaki Hak İhlalleri : İleri yaşı ve çok sayıda kronik hastalığı bulunmasına karşın cezaevinde tutuldu. Nusret Muğla cezaevinde birçok hak ihlaline maruz kaldı. Tutuklu bulunduğu süre içinde Manisa Şehir Hastanesi doktor heyetine götürülen Nusret Muğla’ya düz bir yerde olmak koşuluyla ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verildi.
Temel İnsani Hak İhlalleri: Hapse girdiği ilk dönemde kalp ilaçları geciktirilen Muğla, aralık ayında bir telefon görüşünde oğluna ‘kaloriferlerin yanmadığını, soğukta battaniyeyle oturduklarını söyledi. 14 kişilik koğuşlarda 22 kişiyle yaşayan ve kişisel ihtiyaçlarını tek başına göremeyen Muğla, görüş günlerine tekerlekli sandalyeyle ya da gardiyanların kolunda getiriliyordu.
Tutukluluktaki Sağlık Durumu: Günde 14 ilaç kullanıyordu.
KAYNAKLAR:
https://www.tr724.com/nusret-muglaya-bunlar-sorulmus-guleni-taniyor-musun-bank-asyada-hesabin-var-mi/https://kronos35.news/tr/gunde14-ilac-kullaniyordu-84-yasindaki-nusret-mugla-cezaevinde-hayatini-kaybetti/
https://boldmedya.com/2022/02/14/nusret-muglanin-oglu-babamin-cezaevinde-neler-cektigi-kiyafetlerinden-belli/
https://boldmedya.com/2022/02/14/bulent-arinc-nusret-muglanin-olumunun-ardindan-aciklama-yapti/