15 Temmuz’dan sonra çıkarılan Olağanüstü Hal (OHAL) dönemindeki KHK ile görevinden ihraç edilen Katip Nurdan Şenocak Gündüz, umut yolculuğunda Ege Denizi’nde boğularak hayatını kaybetti. Nurdan Gündüz, Osmaniye T tipi cezaevinde 15 ay hapis yatan eşi Savcı İbrahim Gündüz ile birlikte 2 Aralık 2021’de, iltica etmek amacıyla Yunanistan’a geçmeye çalıştığı sırada sürat teknelerinin alabora olması sonucu vefat etti.
Olay 2 Aralık 2021 tarihinde Perşembe gecesi saat 01.00 ile 02.00 arasında meydana geldi. Olay sonrası Yunan medyasında yayınlanan haberlere göre, teknedeki, biri kaçakçı 3 erkek kurtarılırken, bir erkek ve bir kadın ölü olarak denizden çıkarıldı. Ölen kişiler Kos (İstanköy) Adası’ndaki bir hastaneye götürüldü.
Nurdan Gündüz’ün naaşının Türkiye’ye götürülmesi diplomatik işlerin uzaması nedeniyle adeta engellendi. Nurdan Gündüz, 8 Ocak 2021’de ailesinin talebi üzerine Kos Adası’nda toprağa verildi. Defin, adada Türklerin yaşadığı Platani (Germe) semtindeki tarihi Sır Molla Mehmet Efendi Kabristanı’nda gerçekleştirildi. Gündüz çifti, Temmuz 2021’de evlenmişti. Aynı kazada eşi İbrahim Gündüz de hayatını kaybeden Nurdan Gündüz’ün hakkında takipsizlik kararı vardı.
Eşi savcı İbrahim Gündüz 2 ay sonra 30 Ocak 2022’de Adana’da defnedildi.
Gündüz’ün cenazesine ailesinden kimse katılamadı. Uzayan vize işlemleri, cenazenin beklediği süre gibi engeller nedeniyle aile cenazenin Kos’ta defnedilmesine onay verdi.
-AİLESİ VEFAT HABERİNİ SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİ
Kronos haber sitesinin ulaştığı ağabey Bilal Şenocak, “Kos’ta defnedilmesi çok zor bir karardı. Fakat bizi rahatlatan Kos Vakıf Başkanı Elvan Kocaoğlan ve imam İrfan Tramba oldu. Bir ağabey olarak yapmam gereken her şeyi yaptı.” ifadelerini kullanmıştı.
Cenaze törenine, Yunanistan’a iltica etmek isteyen kardeşi ile eşinin arkadaşları ve ada Müslümanlarının katıldığını öğrendiğini anlatan ağabey Şenocak şunları anlatmıştı:
CENAZESİNİ GÖRÜNTÜLÜ TAKİP EDEBİLDİLER
“Bilmiyordum, Kos’ta Müslüman bir topluluk olduğunu bilmiyordum. İmam İrfan Bey, kardeşimi hastaneden kendisinin alacağını, kefenlenmesinden toprağa verilmesine kadar bütün işlemlerin dini usullere göre yapılacağını söyledi. Öyle de yaptı, törenin her anından bizimle fotoğraf ve görüntü paylaştı. O insana hayatımın sonuna kadar hiç ödeyemeyeceğim bir minnet borcum olacak.”
VEFATINI SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENDİK
“Kardeşimin ölüm haberini sosyal medyadan ve Kronos’taki haberden duyduk. Arkadaşlar bir link paylaştılar, böyle bir şey var, doğru mu diye. İş ortağımın ailesi Atina’da yaşıyor. Onlarla paylaştık, biraz araştırdılar, doğruladılar. Ölen 5 kişi var, biri kadın dediler. Haberde fotoğrafını da görünce acı gerçekle yüzleştik.”
Vefat haberini aldıktan sonra zor bir süreç başlamış Şenocak ailesi için. Önce DNA testi için birinci derece akrabalarının Yunanistan’a gelmesi gerektiği söylenmiş, ancak bürokratik engeller, duyarsızlıklar nedeniyle gidememişler.
‘CENAZEYE GİDEBİLMEMİZ İÇİN VİZEYİ BİR TÜRLÜ VERMEDİLER’
Şöyle anlatıyor Şenocak: “Benim pasaportum vardı. Sonra İbrahim’in abisine pasaport çıkarttık. Vize almak için araştırmalara giriştik. Bir belge istedik Yunanistan’daki savcıdan seyahat etmek zorunda olduğumuza ilişkin. Ama böyle bir belge bize verilmedi. Avukatımız Sideris Bey’e verilmedi. Benim Türk konsolosluğu ve Yunan Konsolosluğuna atmış olduğum e-mailler de var. Böyle böyle bir haber aldık, dedik. Sitenizin fotoğrafını da ekledik. ‘Bunlar kardeşim ve eşi bakın bunları düğün fotoğrafları vs. Bu yüzden Yunanistan’a gitmemiz gerek işi hızlandıralım’ dedik ama bize bir türlü vize vermediler.”
Tam bu aşamada ilginç bir gelişme yaşanmış ve CHP’li Ünal Çeviköz sosyal medyadan ulaşmış vize işlemlerinde kolaylık sağlayacaklarını söyleyerek: “Bizi gece saat 04.00’de yola çıkardı, ‘Sabah saat 09. 00’da Ankara Başkonsolosluğu’nda olun’ dedi. Ben CHP üyesiyim. Ben İstanbul’dan İbrahim’in abisi Adana’dan çıktı, Ankara’ya gittik ama konsolosluktan içeri bile alınmadık. Konsoloslukta çalışan bir görevli geldi kapının önüne ve böyle bir durumdan haberdar olmadıklarını söyledi. Acil bir durum varsa, belgesini gösterin dedi. Millet şov yapıyor açıkçası… Çeviköz böyle bir tweet attı ama gerisi gelmedi.”
“MUMYALANMIŞ HALDE GÖRMEKTENSE ‘ORADA TOPRAĞA VERİLSİN’ DEDİK”
Sorunlar bununla da bitmemiş. Yunan Konsolosluğu aracılığı ile sorunu çözemeyince başka bir ülkeden Schengen vizesi almak istemişler. Bilal Bey, Fransa vizesine başvurmuş. Ama bu kez de korona virüsün Omicron varyantının patlaması nedeniyle vizeler durdurulduğu için alamamış. DNA testi için kuzenlerini göndermişler. Bir hafta sonra ‘istediğimiz yüzdeyi sağlayamadık’ cevabı almışlar. Ardından da Noel tatili… Ama işlemlerin gecikmesi nedeniyle tıbbi nedenlerle cenazeye müdahale zorunluğu neden olmuş bu karara.
“Sonra öğrendik ki…” diyor Bilal Bey: “1 aydan sonra cenazelerin içi boşaltılıyor. Uluslararası çalışma gereği içi boşaltılıp öyle gönderiliyor geri cenaze. Ama artık bir de üzerine cenazeye yapılacak zulmü kaldıracak durumumuz kalmadı, psikolojik olarak iyi değildik aradan 35 gün geçmişti. Oturduk ailece dedik ki mumyalanmış halde gelecek biz o halde görmektense hep iyi hatırlayalım toprağa orada verilsin dedik.”
“MEZARI KIYAMETE KADAR BURADA OLACAK” DEDİLER
Kos Vakfı’nın cenazeyi sahiplenmesi içlerini rahatlatmış ailenin.
“Sağolsun, Vakıf Kos ile irtibat kurdum. Bana Kos’a defnedilmesinde bir sakınca olmayacağını, mezar yerinin kıyamete kadar orada kalacağını söylediler. Yunanların bir süre sonra cenazeyi çekip alma uygulaması varmış, kemikleri alıyorlar, başka birini defnediyorlar. Müslüman mezarlığı için böyle bir uygulama yokmuş, içimiz rahatladı. Oradaki İrfan hoca ile Elvan hanım gerekli bütün organizasyonu sağladılar. Yüreğimiz soğudu, en azından toprağına kavuştu diye düşündük.”
“KHK’LI DİYE KİMSE İŞ VERMEYİNCE YANIMA ALMIŞTIM KARDEŞİMİ”
Bu arada Rodos’taki Türk Konsolosluğu ile Ankara’daki Yunanistan Konsolosluğu ile yazışmaktan ve konuşmaktan yorulduklarını ve başka çarelerinin kalmadığını da belirti Bilal Şenocak:
“Maalesef, böyle bir olayı bile politik malzeme yaptılar. Sadece kardeşimizi alacaktık, iltica edecek değildik. Türkiye’de bir sorunumuz yok. İşlerimiz iyi, yaşam koşullarımız kötü değil ki… Rahmetli Nurdan’ın da yaşam koşulları kötü değildi. Üstüne basa basa söylüyorum yani bir zorunluluğu yoktu. Bugün Türkiye’de evde oturduğunda dahi normal bir memurun aldığı ücreti rahatlıkla alabiliyordu. Son bir yılda benim yanımda çalışıyordu. KHK’lı diye kimse iş vermeyince iş yerime, yanıma almıştım.”
Peki, kardeşi Nurdan Şenocak Gündüz, neden böyle bir karar vermişti? Onu ve eşini Türkiye’den koparan ve umut yolculuğuna iten süreç nasıl gelişmişti?
“GEREKÇE, FİLAN LİSEDE OKUMASI BANK ASYA HESABI…”
İşçi emeklisi bir baba ve ev hanımı bir annenin en küçük çocuğu olan Nurdan Şenocak Gündüz’ü ağabey Bilal Şenocak ve abla Neslihan Şenocak bu süreci şöyle anlatmıştı: “Biz Erzincanlıyız. Kardeşim Nurdan 1987 yılında dünyaya geldi. Çok başarılı bir öğrencilik hayatı vardı. 2010 yılında KPSS ile katiplik sınavlarına girdi ve kazandı. 2016 yılının Aralık ayında KHK ile görevden alınana kadar da işini severek yaptı. Fakat mesleğinden ihraç için içi boş suçlamaları yeterli gördüler. Önce görev yaptığı Erzincan merkezden Tercan ilçesine sürdüler. Taşınmasının haftasında gözaltına aldılar. 4-5 gün nezarethanede tuttuktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktılar. O yılın son KHK’larından biriyle de görevden attılar. Nedenlerden biri Özel Otlukbeli Lisesi’nde okuması, fazla bir hesap hareketliliği de olmayan Bank Asya hesabı…”
Kardeşinin davasının Bölge İstinaf Mahkemesi aşamasında kaldığını belirten ablası Neslihan Şenocak, “Kardeşimin suçsuzluğu kanıtlanmıştı aslında. Göreve iade edilmese de yılında yurt dışı yasağı kalkmıştı, yeniden pasaportunu almıştı.” demişti.
‘KİMSE İŞ VERMEYİNCE KENDİNİ ÇOK KÖTÜ HİSSETTİ, İTİBARI ZEDELENDİ’
Kardeşinin 4 üniversite diplomasına sahip, hayata dair büyük umutları olan ve önüne çıkan zorlukları her zaman aşmasını bilen biri olduğunu anlattı Neslihan Şenocak: “Nurdan, Erzincan’daki görevine 2 yıllık ön lisansla ve sınavları kazanarak başlamıştı. Fakat en büyük tutkusu okumaktı. 4 üniversite bitirdi. Elazığ Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü ön lisans mezunudur. Çalışırken bir yandan da Erzincan Üniversitesi’nin, şimdiki adıyla Binali Yıldırım Üniversitesi’nin 4 yıllık iktisat bölümünü bitirdi. Ardından Açık Öğretim’den 4 yıllık işletme diploması aldı.”
Sonra? Sonrası Türkiye’nin son 6 yılının özeti. Şunları söylüyor abla Neslihan Hanım: “KHK ile ihraç edildikten sonra da sosyoloji okudu. Bütün amacı son diploması ile danışmanlık ofisi açmaktı. Online veya yüz yüze insanlara yardım etmek istiyordu. Ama olmadı işte… Sonuçta Erzincan küçük bir yer. KHK’lı olması hasebiyle kimse iş vermedi. Sonrasında kendini çok kötü hissetti, itibarı zedelendi…”
Kardeşinin 2019 yılında İstanbul’a taşındığını ve yeni bir hayat kurmak için canla başla çalıştığını söylüyor Neslihan Şenocak. “Ailemle birlikte yaşıyordu. İstanbul’a geldikten sonra çok iş başvurusunda bulundu ama sigortada KHK’lı olduğu ortaya çıkınca kimse işe almadı. Bütün kapılar yüzüne kapandı.”
YURT DIŞINA GİDEN ARKADAŞLARI VARDI ONLARLA GÖRÜŞÜYORLARDI
Şimdi Kos Adası’nda bir zeytin ağacının gölgesinde yatan Gündüz, aynı kazada can veren KHK’lı Hakim İbrahim Gündüz ile kAtip bir meslektaşı vasıtasıyla tanışmış. 13 Temmuz’da evlenmişler.
KHK’lı Hakim İbrahim Gündüz ve eşi KHK’lı katip Nurdan Şenocak Gürbüz, bütün kapılar yüzlerine kapatıldığı ve tutuklanma riskleri olduğu için binlerce başka KHK’lı gibi yurt dışına çıkmaya karar vermişler. “Yurt dışına giden ihraç başka arkadaşları vardı onlarla görüşüyorlardı da… Gidince orada daha iyi bir hayat olacağına inanıyorlardı.’ diyor Bilal Şenocak:
“Biz burada 6 ay önce İbrahim’i tanıdık kardeşimin evliliği hasebiyle. Ama asla ondan şikâyetçi olacağımız bir durum söz konusu değil, bu durumda onu suçluyor da değiliz. Sadece şunu belirtmek istiyorum: Kardeşim geri göreve çağrılmış olsa bile ‘kesinlikle artık o ortamda çalışmak istemiyorum’ diyordu ama diğer tarafta elinde başka diplomaları olduğu için farklı alanlara bu yüzden yöneldi. Yani ‘artık onunla ilgili bir şey yapmayacağım, bu alanlarda bir şey yapacağım’ dedi. İbrahim ile anlaştılar sanırım ve aile danışmanlığını yurt dışında da yapabilirim diye düşünerek yurt dışına çok odaklandı. Ama en büyük etken İbrahim’in içinde bulunduğu durum oldu.”
YOLA ÇIKTIKLARI DÖNEM HAKİM SAVCILARA TUTUKLAMA DALGASI BAŞLAMIŞTI
Yurt dışına çıkma fikri evliliklerinden birkaç ay sonra gündeme gelmiş. Bilal Şenocak, “Biz bu yolu hiçbir zaman tasvip etmedik çünkü Nurdan için gerekçeli bir neden yoktu. Nurdan’ın yurt dışına çıkış yasağı yok, normal bir şekilde gidebilir, uçak bileti alabilir. Ama…”
Ama Ege Denizi üzerinden gitmek istediler. Neden? Abla Neslihan Şenocak anlatıyor: “Bir anda karar verdiler botla gitmek için. Çünkü yola çıktıkları dönemde hakim ve savcılarla ilgili büyük bir gözaltı, tutuklama dalgası başlamıştı yine. Hem yeni insanları evlerinden alıyorlardı hem de tutuksuz yargılananları kalan cezaları için cezaevine gönderiyorlardı. Bu yüzden böyle bir yolu seçtiler ve ani karar verdiler. Nurdan ile ilgili bir durum yoktu ama eniştemiz İbrahim Bey’in durumu kritikti. Davası Yargıtay’da devam ediyordu.”
“ERZİNCAN’A BİR MEZAR YERİMİZ VAR, ORAYA NURDAN İÇİN TAŞ EKLERİZ”
Gündüz ailesinin botla ölüm yolculuğunu göze alması ve Ege sularında can vermesine neden olan şey, KHK’lı Savcı İbrahim Gündüz’le ilgili davalar. İbrahim Gündüz’ün ailesi cenazenin Türkiye’ye getirilmesini istiyor. Aile ile görüşen Bilal Şenocak, “Abisi Ünal Bey cenazeyi getirmek için son ana kadar uğraşacaklarını söylediler. Biz kararımızı böyle verdik ve kardeşimi oraya defnettik. Zaten Erzincan’da bir mezar yerimiz var oraya bir taşını ekleriz.” dedi.
4 üniversite mezunu bile olsanız KHK’lıysanız Türkiye’de hayat hakkı tanınmadığını belirten ağabey Şenocak, “Ülkesinde kapılar kapanınca Avrupa hayali daha ağır bastı. Avrupa’da da arkadaşları vardı, Almanya’da Yunanistan’da… Onlar hayatlarını Avrupa’da oturtmuştu. Nurdan ve eşi de böyle bir hayat istedi belki…” ifadelerini kullanıyor.
‘EN KÖTÜ GÜNDE BİLE İNSANLARA GÜLEREK DAVRANIRDI’
Bilal Şenocak, bir an önce Kos Adası’nı ve kardeşinin mezarını ziyaret etmek istiyor: “Nurdan üç kardeşin içinde en şen şakrak olanımızdı. En kötü günde bile insanlara gülerek davranırdı. Enerji dolu, içi kıpır kıpır, hiperaktif bir insandı. İnsana, insan olduğu için değer verirdi. Namazında niyazındaydı. Biraz da yaşanan olaylara tepki olarak son bir yılda başını açmıştı. Her kararına olduğu gibi buna da saygı duyduk. Ailem de bir CHP üyesi olarak ben de kardeşimin her karına saygı duyduk. Özel hayatı onundu. Hep yardım ettik, dayanışma içinde olduk. Ama o zaten başka türlü bir insandı. Giymediklerini fakir fukaraya verdiği gibi, yeni aldıklarını da dağıtırdı. Eli açıktı. İlkokul arkadaşlarıyla bile irtibatını kesmemişti. Herkes tarafından sevilirdi.”
Kardeşinin başına gelenlerden dolayı hiç şikâyet etmediğini, daha iyisini ve başka türlüsünü yapmak için çalıştığını belirtiyor Şenocak: “Allah daha güzelini gösterecek derdi. Herhalde en güzelini göstermiştir. İmam kefenlemeden önce kardeşimin son yüzünün fotoğrafını gönderdi: Orada bile gülümsüyordu’.”
KOS VAKIF BAŞKANI KOCAOĞLAN: DEFNETTİĞİMİZ İLK TÜRK MÜLTECİ
Kos Vakıf Başkanı Elvan Kocaoğlan, 2018 Ocak’ta vakıfta görev almaya başladığını ve aynı yılın Mayıs ayında başkanlığı devraldığını belirterek, “2015 yılından bu yana birçok Suriyeli ve başka milletlerden mülteciyi mezarlığımıza defnettik. Nurdan hanım ilk Türk mülteci” diyerek adada vefat eden bütün Müslümanlara verdikleri hizmeti titizlikle yerine getirdiklerini söylüyor. Kos’ta 28 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan ve memleketi Gümülcine’ye dönen Şükrü Şerif Damatoğlu’nun yerine Yunanistan hükümetinin herkesin sevgisini kazanan bir imam atadığını belirten Kocaoğlan, “Adada ister yerli ister bir mülteci fark etmez, bir Müslüman vefat ederse bütün maddi ve manevi sorumluluğu üstleniyoruz. 5 kişilik yönetim kurulumuz bunun sıkı takipçisi” ifadelerini kullanıyor.
‘BİRLİKTE YOLA ÇIKTIĞI, CAN VERDİĞİ EŞİ İÇİN DE MEZAR YERİMİZ HAZIR’
Nurdan Şenocak Gündüz’ün vefat haberini gazetelerden duyduklarını kaydeden Elvan Kocaoğlan, “Avukatı bizimle irtibata geçti. Bu bir insanlık görevi. Fakirlere, hastalara, cenazesi olanlara yardım etmek en önemli görevlerimiz arasında.” diyor. Kocaoğlan, “Nurdan hanımın yanını boş bıraktık. En az 5 yıl kimse için tahsis etmeyeceğiz. Annesinin isteği üzerine Türkiye’ye götürülen eşi için günün birinde karar değiştirilirse birlikte yola çıktığı eşinin yanında yeri hazır” şeklinde konuşuyor.
Her insanın kendi vatanında yaşamak ve ölmek isteyeceğini düşündüğünü belirten Kocaoğlan, “Türkiye kendi görüşünde olmayanlara da insani haklarını tanımalı. Ben de rahmetli Nurdan Hanım’ın yerinde olsam aynısını yapardım. Ben de ülkemi terk ederdim. Evet, Yunanistan benim vatanım, hiçbir zaman bırakmak istemem ama baskı olsa ne yapabilirdim. Tek çarem gitmek olurdu.” diyor.
KAYNAKLAR:
https://kronos35.news/tr/kefenlenmeden-yuzunu-gosterdiler-nurdan-orada-bile-gulumsuyordu/