Prof. Dr. Hakan Acar Akademisyen, Ozel egitim kurumu
  • Ölüm Tarihi 22/06/2022
  • Öldüğü Yer Kanada
  • Ölüm Sebebi Boğulma
  • Defin Tarihi , Kanada

ÖZGEÇMİŞ

15 Temmuz’dan sonra kapatılan Fatih Üniversitesi’nin öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hakan Acar’ın Kanada’da gölde boğulmak üzere olan bir kişiyi kurtarmaya çalışırken hayatını kaybetti

15 Temmuz 2016’dan sonra ilan edilen olağanüstü hal döneminde (OHAL) çıkarılan kanun hükmünde kararname ile kapatılan Fatih Üniversitesi’nin hukuk fakültesinde görev yapan Acar, öğretmen eşi Gülbin Acar ile birlikte 15 Temmuz’dan önce 2015 yılında Kanada’ya gitti. Ancak 15 Temmuz sonrası Türkiye’ye tekrar dönemediler ve iltica etmek zorunda kaldılar.

Hakan Acar önce London Ontario King’s University of Collage’a ziyaretçi profesör olarak çalıştı, ardından Toronto Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde master yaptı. Sonrasında ise kendi hukuk bürosu kurdu ve özellikle göçmen hukuku üzerine avukatlık hizmetleri verdi.

Arkadaşı Yunus Yılmaz, gofundme platformunda yardım kampanyası başlattığı Acar hakkında, “Kendisiyle Fatih Üniversitesinde beraber çalışma ve dostluğundan istifade etme bahtiyarlığı yaşadım. Üretken ve başarılı akademik hayatıyla, binlerce öğrencinin yetişmesine katkıda bulundu” dedi.

Hüseyin Demir’i kaleminden

Yılmaz, “Ziyaret için geldiği Kanada’ya üniversitemizin hukuksuzca kapatılmasıyla yerleşmek mecburiyetinde kaldı. Yeni vatanımızda ben ve ailem gibi yüzlerce muhacire hukuk süreçlerinde yardımcı oldu. O, her yönüyle örnek alınacak çok özel bir abimiz ve ailesine düşkün bir babaydı” diyerek, toplanacak yardımın Hakan Acar’ın hastane ve cenaze masrafları için harcanmak üzere ailesine teslim edileceğini kaydetti.

Bursa Özel Nilüfer Lisesi son sınıf öğrencisi Hakan Acar’ı tanıdığımda 16 yaşında fidan gibi bir delikanlıydı. Gülen gözleri, sahip olduğu zekânın ışıltıları ile parlıyordu. Her- kesin sevdiği okul birincisi genç adamın yüreği sevgi dolu, gelecekle ilgili çok sevdiği ülkesi adına idealleri de içeren planları vardı. Okulda herkese örnek, çalışkan ve yardımseverdi. Okuduğum tıp fakültesini yıl sonunda bırakıp başka üniversiteye geçmeye karar verdiğimden, beraber girdiğimiz üniversite sınavı sonucuna göre Ankara’ya gittik. Orada da devam etti kardeşliğimiz. O güzel insan, bir yandan Ankara Hukuk’ta okurken diğer yandan Anadolu insanına sahip çıkma idealini gönüllerde mayalayan “kürsünün gür sesi” muhabbet ve müsamahanın öğreticisi Asrın Garibi’nin peşinde canla başla hizmet etmekte ve bizlere beklentisizlik nedir fedakârlık nasıl oluru öğretmekteydi.

Okul ve Hizmet hayatını beraberce başarıyla yürütüp bitirdiği hukuk fakültesinin araştırma görevlisi sınavını üstün başarı ile kazanır. Aynı zamanda hâkimlik sınavını da kazanır. Ülkemize “insan” yetiştirmenin daha önemli bir iş olduğu gerekçesiyle ortak aklın iradesine uyarak üniversitede devam kararı verir.

Yüksek lisans, doktora derken üniversitede başarıları gözden kaçmaz bölüm hocalarının dikkatini çeker. Genç yaşta doçent olur. Hocaları kendisine artık “Genç Doç” lakabıyla hitap eder. Başka bir coğrafyanın evlatlarının daha çok ihtiyacı vardır diye Ankara Üniversitesi’ndeki vazifesini ikiletmeden bırakır ve Azerbaycan’da kurulan Kafkas Üniversitesi’ne gider. Rektör yardımcısı olarak çalıştığı Bakü’de gönüllerde taht kurar. Yüzlerce öğrenci yetiştirir. O, Hazar Denizi kenarında, ben ise Manş Denizi civarında yıllar geçirdik. Bir ara bulun- duğum şehir Leeds’e (İngiltere) dil kursuna gelir ve 10 ay kalır güzel kardeşim. Bu 10 ay içerisinde hizmetlerine devam eder. Tebessümü eksik etmediği güzel yüzü, futboldaki yeteneği ve samimi duruşu ile Leeds’de farklı ülkelerden gelmiş onlarca gencin gönlünü kazanır. Kaldığı sürenin sonunda dönerken bana en az 15-20 farklı milletten gencin sohbetlerini devam ettirme ve onlara sahip çıkma mesuliyetini bırakır.

Fatih Üniversitesi’nde genel sekreterlik ve sonrasında hukuk fakültesinde dekan yardımcılığı yapar. Arada telefonlaşır bazen de yüz yüze görüşürdük. Aramızda sadece iki yaş olmasına ve ünvan olarak fark olmamasına rağmen o hep Nilüfer Lisesi’ndeki gibi öğrenci-belletmen ilişkisi çerçevesinde saygılı davranmış ve “ağabey” ifadesini dilinden eksik etmemiştir. Türkiye’de rüzgârlar sert esmeye başlayıp haramilerin gülistanlara dadanmaya, güzel olan ne varsa bozup viraneye çevirmeye ahdet ettiği günlerin başlangıcında Kanada’ya gitmişti.

Dönecekti ama amansız cadı avı ve zulüm artınca orada iltica etmek zorunda kaldı. Yılmadı, azmetti çok çalıştı ve Kanada Toronto’da avukatlık ruhsatını alarak oraya gitti iltica etme durumundakilere hizmet vermeye başladı. Arada binlerce kilometre mesafe olsa da telefonun karşı tarafından ruhuma sükûnet ve huzur üflerdi her konuşmamızda.

Ne eski idealizminden ne de fedakârca insanlığa hizmet düşüncesinden vazgeçmişti. Güzel günlerin geleceğine inanıyordu yürekten. Yaşatma arzusu ile yaşamanın, adanmışlığın ve dünyayı gül bahçesine çevirmek için ömrünü feda etmiş Asrın Dertli Bahçıvanına sadakat ve vefanın müşahhas timsali canım kardeşim, zamansız ayrılığın yüreğimi yaktı.

35 senelik dostluğumuz kardeşliğimizde senden südûr eden tek bir kötü kelime duymadım. Tek bir üzücü davranış görmedim. Seni tanıyan herkes sevdi, takdir etti. İnandığın değerleri sana öğreten Büyüğünün tarif ettiği gibi yaşatmak için yaşadın ve yaşam kurtarmak için hayatını feda ettin. Eminim ki, bedenini terk eden o güzel ruhunu melekler hoşamedi ile karşılamıştır. Sen canından çok sevdiğin Efendiler Efendisi Efendimiz’e (sav) kavuştun. İnşallah bizler de senin geride bıraktığın başta değerli ailen olmak üzere emanetlerine sahip çıkabiliriz.

KHK ile gaspedilen Fatih Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nde görev yaptı Prof. Dr. Hakan Acar. Mülteci olarak gitmek zorunda kaldığı Kanada’da, bir gölde boğulmak üzere olan bir arkadaşını kurtarırken, maalesef kendisi boğularak bu dünyaya veda etti. Hayatı hep muhtaçlara el uzatmakla geçti, ölüme giderken bile bir feryada el uzatmıştı.

Copyright © 2021 Tenkil Museum