Ahmet Sait Aydemir, babasının öğretmenliği sebebiyle 18 yaşında İsviçre’ye gelmiş ve IT alanında yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra bu alanda proje yönetmenliği yapıyordu. Evli İki erkek çocuk babası olan Aydemir, gönüllü olarak çok sayıda sosyal projelerde de yer aldı.
Aydemir, özellikle son dönemde Türkiye’den İsviçre’ye gelmek zorunda kalan göçmenlere yardımcı oluyor, entegrasyon konusunda üstün gayret gösteriyordu.
İsviçre’de, yardımseverliğiyle bilinen Bern’deki Mosaik Kültür Derneği Başkanı Ahmet Said Aydemir (50) kalp krizi sonucu vefat etti. Genç yaşta hayata veda eden Aydemir, hicret diyarı İsviçre’nin Bern şehri Friedhof Kirchberg mezarlığına defnedildi. Kültür Derneği Başkanı Aydemir’in vefatı, Hizmet Gönüllülerini yasa boğdu. Henüz 18 yaşındayken İsviçre’ye gelen Ahmet Said Aydemir, yaşayan süreçten dolayı 8 yıldan beri Türkiye’ye gidemiyordu. Aydemir, Kahramanmaraş’taki yakınlarına hasret olarak bu dünyadan ayrıldı. İsviçre’nin Bern şehrinde bulunan Mosaik Kültür Derneğinde 8 yıldır aktif başkanlık görevini yapan Ahmet Sait Aydemir, bilhassa ülkesini terk ederek Avrupa ülkelerine gelen muhacirlere yardım etmek, ihtiyaçlarını karşılayarak koşturmakla bilinen biriydi. Son 10 yılda Bern’de yaşayan Ahmet Sait öncesinde Zürich’te bulunuyordu ve orada da hizmet gönüllüleri ile birlikte SERA Vakfının başkanlığını yapmıştı.
MUHACİRLERE KOL-KANAT OLUYORDU:
Bir taraftan IT alanında yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra bu alanda proje yönetmenliği sürdüren Aydemir, diğer taraftan ise gönüllü olarak çok sayıda sosyal projelerde de yer alıyordu. Aydemir özellikle son dönemde Türkiye’den İsviçre’ye gelmek zorunda kalan göçmenlere yardımcı oluyor, entegrasyon konusunda üstün gayret gösteriyordu.
GÜLERYÜZLÜ, YARDIMSEVER VE SÜREKLİ KOŞTURAN BİRİYDİ:
Süreçten dolayı İsviçre’de bulunan ve yakın arkadaşlarından Fehmi Acat, Dernek Başkanı Aydemir ile ilgili üzüntülerini ifade ederek, bilhassa fedakarlığına, hamiyetperverliğine ve güler yüzlülüğüne işaret etti. Acat,şunları söyledi; “ Ahmet abinin vefatı herkes gibi beni de ziyadesiyle üzüntüye boğdu.Solmuş yapraklarımızın, pörsümüş dallarımızın yeniden meyve vermesi için iradesi güçlü, güler yüzlü, hamiyet perver gönülsüz insanların seralarında dinlenmemiz gerekiyordu. Ahmet’im öyleydi. Aradığımız, kavuşmayı arzuladığımız kişiydi. Vaktimi üçe böldüm 8 saati iş, 8 saat hizmet, 8 saat ev diyordu. Sürekli ve sınırsızca sunduğu gülümsemesiyle, gelen boynu bükük arkadaşlarını karşılıyordu. O içten gülümsemesi ile “hoş geldiniz” der demez yüreklerde onun için bir taht kuruluyordu. 8 yıldır Türkiye’ye gidememiş, babasının kabrini ziyaret edememişti.
Evsiz, yurtsuz kalmışlara ilgisi belki bu yüzden idi. “Cenevre’de ev bulmak çok zor, ensar abilerden bir kısmı ev tutsalar ve arkadaşlara kiraya verseler” diye teklif edildi. Kimler kabul eder diye epeyce düşündük. Biz düşünüp tartışmıştık, O hiç düşünmeden kabul etti. Hemen bir ev tuttu. Yılda bir kez bile gitmediği bir beldede, hiç görmediği, hiç tanışmadığı bir dâvâdaşına sera kurdu, yuva oldu. Büyük bir bahtiyarlık, büyük bir fedakarlıktı bu” dedi.