Deniz Hakan Şen Tıbbi mümessil, Özel Sektör
  • Ölüm Tarihi 06/03/2018
  • Öldüğü Yer İstanbul
  • Ölüm Sebebi tutuklu ölüm, kanser
  • Defin Tarihi ,
  • Gözaltı Tarihi 21.12.2024
  • Gözaltı Yeri İstanbul
  • Tutuklama Tarihi 01.10.2017
  • Tutuklayan Mahkeme İstanbul Sulh Ceza Mahkemeleri
  • Tutukluluk Süresi 6 ay (yaklaşık)

ÖZGEÇMİŞ

Deniz Hakan Şen, yaşadığı işkencelere dayanamayarak kanser oldu ve hayatını kaybetti. Cezaevine girdiğinde herhangi bir hastalığı olmayan Şen, 1 ayda 35 kg verdi ve mide kanseri olmuştu.Eşi Hüsna Şen ile iki çocuğu yaşatılan acıları ve travmayı atlatabilmiş değil. Ona ve ailesine yaşatılanlar, hasta tutuklulara yapılanların ulaştığı akılalmaz boyutu gösteriyor. Şen’in hikayesi, açık yasa hükümlerine rağmen cezaevlerinde bulunan yüzlerce hasta tutuklunun durumuna ışık tutuyor. 8 Mart 2018 tarihinde hayatını kaybeden Deniz Hakan Şen’in cezaevi yönetimine yazdığı yaklaşık 40 dilekçeden 4’ü ile hastanedeki fotoğraflarına Bold Medya ulaştı. Bir yıl sonra Hakan Şen ile ilgili yayınlanan bilgi ve belgeler tutuklu hastaların adım adım nasıl ölüme sürüklendiğinin en çarpıcı delili.

“TECAVÜZCÜ OLSAYDI DAHA İYİ OLURDU” DEDİLER

Bold Medyaya konuşan Deniz Hakan Şen’in eşi Hüsna Şen, mide kanseri teşhisi konulan ve bir sürgün gibi hastane hastane dolaştırılan eşi için “Kendi başına dönemeyen eşimi yatağa kelepçelediler. İdrar torbasını bile ona boşalttırdılar. Türlü bahanelerle o hastaneden bu hastaneye sürüklediler. Tedavisini geciktirdiler. Refakatçi izni almak için adliyeye gittiğimde ‘eşin tecavüzcü ya da katil olsaydı daha kolay olurdu’ dediler. Ömrüm vefa ettiği müddetçe bu işin peşini bırakmayacağım. Bu benim, eşime son vefa borcum.” diyor.

42 yaşındaki tıbbi mümessil Deniz Hakan Şen 1 Ekim 2017’de tutuklandı ve Silivri Cezaevi’ne gönderildi. Daha önce birlikte çalıştığı Muğla Dalyan’da bir otelin sahibi olan Taner Özkaradeniz tarafından Hizmet Hareketi’yle ilişkili olduğu gerekçesiyle ihbar edilmişti. Bylock kullanmadığı halde, Bylock kullanıcısı olduğu iddiası, iptal ettirdiği Digiturk aboneliği iddianamesine yazıldı. Deniz Hakan Şen’in cezaevine girdiği ilk zamanlar herhangi bir hastalığı yoktu. Bir koğuştan diğerine yeri değiştirilerek psikolojik ve bedensel yıpranmalara maruz bırakıldı. Ocak 2018’den itibaren cezaevi yönetimine, hasta olduğuna dair dilekçeler yazmaya başladı. Avukatının verdiği bilgiye göre yaklaşık 40 dilekçe kaleme aldı.

Bold Medya, vefat ettiğinde ailesine teslim eşyalarının arasından çıkan deftere yazdığı dilekçelerin 4’ünü yayınladı.(Hüsna Şen’in ifadesine göre eşi dilekçeleri önce defterine yazıyordu.)

Deniz Hakan Şen’in tedavi edilmek için adeta yalvardığı, acıdan kıvrandığı dilekçelerine cevap verilmedi. Hastalığı ilerledi ve 8 Şubat 2018 perşembe günü, koğuşunda namaz kılarken düşüp bayıldı. Bir saat kendine gelemeyince ‘elimizde kalmasın’ diye Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. O gün görüş günüydü. Hüsna Şen, görüşe çıkmayan eşinin hastaneye kaldırıldığını öğrendi. Deniz Hakan Şen aynı gün Silivri Devlet Hastanesi’nden ‘bir şeyi yok’ diye taburcu edildi. Cezaevi arabasında tekrar bayılınca geri götürüldü. Eşinin hastaneye yatırıldığını ertesi günü öğrenen Hüsna Şen, hastaneye koştu fakat hasta eşini ne görebildi, ne de konuşabildi.

KANSER TEŞHİSİ KONDU, SERUM DAHİ TAKILMADI

Deniz Hakan Şen’e, Silivri Devlet Hastanesi’nde üç gün kaldıktan sonra endoskopi yapıldı. Kanser bulgularına rastlanınca, 12 Şubat 2018 Pazartesi Halkalı Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. İleri derece mide kanseri teşhisi bu hastanede konuldu. Şen iki gün Halkalı’daki hastanede yattı. Fakat zamanında müdahale edilmediği için sarılığı ilerlemişti. Vücutta biriken sıvının boşaltılması ve sarılığın düşürülmesi için PTK adı verilen işlemin yapılması gerekiyordu. Hastane yetkilileri, ‘doktor radyasyona maruz kalacak’ diye bu işlemi yapamayacaklarını söyledi. Hüsna Şen tutuklu odasında bekletilen eşi için “Bana izin verilmediği için yanına giremedim ama avukatımız iki kez gördü ve bir serum bile bağlanmadığını söyledi.” diyor. Bir hafta içinde üç hastane değiştiren Deniz Hakan Şen, 13 Şubat 2018’de Halkalı’dan Okmeydanı Devlet Hastanesi’ne gönderildi. Burada yaşadıkları ise daha vahimdi. Yoğun bakımda yatması gerekirken 6 gün hiçbir tedavisi yapılmadan yine tutuklu odasında bekletildi. Acil yapılması gereken PTK işlemi geciktirildi. Yatakta kendi başına dönebilecek gücü kuvveti yokken yatağa kelepçelendi. Başında bekleyen polisler idrar torbasını bile kendisine boşalttırdılar.

“BOŞUNA UĞRAŞMAYIN ZATEN ÖLECEK”

Hüsna Şen ve avukatı, mahkemeden binbir güçlükle alabildikleri tahliye kararını 19 Şubat’ta Okmeydanı yönetimine sundu. Deniz Hakan Şen, hemen o gün tutuklu odasından çıkarılıp, yoğun bakıma alındı ve PTK işlemleri yapıldı. Hüsna Şen, ‘Neden bekliyorsunuz, neden tedavisini yapmıyorsunuz’ diye sordukları doktordan şu cevabı aldıklarını ifade ediyor: “Biz top sayıyoruz. Siz tahliyesini alana kadar o zaten ölecek. Boşuna uğraşmayın.” Hüsna Şen, “O doktorun adını özellikle veriyorum, Şeraceddin Eğin. Cerrah. Eşimi yoğun bakıma alınırken idrar torbasını kendisinin boşalttığını söyledi. Keşke videoya çekseydim o anı ama nereden bileyim böyle olacağını” diye anlattı yaşananları. Böyle bir hastanede elbette kimse eşini bırakmak istemez. Hüsna Şen de öyle yaptı, aynı gün onu Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden çıkarıp Bahçelievler Medicana Hastanesi’ne getirdi. 2 ay içinde 85 kilodan 45 kiloya düşen Deniz Hakan Şen, 15 gün sonra, 6 Mart 2018’de hayatını kaybetti. Eğer yaşasaydı 10 Nisan 2018’de Çağlayan Adliyesi 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davasında kendini savunacak, kullanmadığı Bylock iddiasını -kullanmak suç olmasa da- çürütecekti.

EŞİM İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLDÜ

17 yıllık eşini kaybeden Hüsna Şen, adı geçen üç hastane ve bir doktor hakkında dava açıldığını, soruşturma başlatıldığını söylüyor şunları anlatıyor: “Bir yıl çok sancılı geçti. Normal bir ölüm olmadığı için acımız çok katmerliydi. Çok çektirdiler eşime. O kadar işkence ettiler, en son bana ‘sakın onlara bir şey deme, onlar da emir kulu’ dedi. Böyle bir insandı. 6 Mart’ta ben sanki eşimi o gün yeniden toprağa koymuş gibiydim. İki çocuğumuz var. Biri 2002, diğer 2003’lü. Onlar da çok yıprandılar. Çocuklarımın bunları duymaması için elimden geleni yapıyorum ama elbette bir şekilde duyuyorlar. Şu an mesela başa döndüler. Eşimin koğuşundan çıkanlarla bizzat görüştüm. Onu adeta ölüme terk ettiler. Hukuksal mücadelemizi başlattık. Eşimi şikayet eden Taner Özkaradeniz, Silivri’deki doktor ve üç hastane hakkında dava açıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvuracağız. Ne kadar bir ömrüm var bilmiyorum ama kendimi bu işe adadım. Asla vazgeçmeyeceğim. Kendime çok kızıyorum. Keşke içerideyken durumunu daha çabuk fark edip elimden geleni yapsaydım. O da üzülmeyeyim diye her şeyi benden gizlemiş.

DOKTORLAR ÖLECEK DİYOR, SAVCILIK RAPOR İSTİYOR

Eşimin yanına beni hiç almadılar. Burnunun ucunu göstermediler. İzin almak için Bakırköy Adliyesi’ne defalarca gittim. ‘Fetö suçlaması ise gelmeyin’ dediler. Zülkarneyn diye bir savcı bakıyordu Bakırköy’e o zaman, adını hiç unutmuyorum. ‘Eşin tecavüzcü ya da katil olsaydı daha kolay olurdu’ dediler. Okmeydanı’ndaki doktor, ‘ben izin vermem, refakatçiye ihtiyacı yoktur derim’ dedi. Hastalığını öğrenir öğrenmez Çağlayan Adliyesi 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tahliyesi için başvurduk. Onlar da aynı gün teslim edilmek üzere hastaneden hayati tehlikesinin olduğuna dair rapor istediler. Fakat Seraceddin Eğin bizi oyaladı. Raporu vermedi. Patoloji sonucu olmadan bir şey yazmam dedi. Mahkemenin kararına aykırı davrandı.

Eşim çocukluk arkadaşımdı. Kaderde evlenmek de varmış. O yüzden benim için çok daha zor ve acı. Amacım kimseden intikam almak değil, ama en azından bazı şeyler su yüzüne çıksın ki haksızlıklar tekerrür etmesin istiyorum. Hem de kızımla oğlumun yüreği biraz ferahlar. Tek amacım bu inanın. Elbette ona ve bize yapılan haksızlıkları tüm dünyanın da öğrenmesini istiyorum. Bunlar eşimi geri getirmeyecek biliyorum ama umarım birilerinin canı daha fazla yazmaz.”

SON FOTOĞRAFLARI HASTANEDE

Şen’in son fotoğrafları Bahçevlievler Medicana Hastanesi’ne getirildiğinde çekildi. Deniz Hakan Şen, Silivri Cezaevi’ndeki doktora ilk 15 Ocak 2018’de görünüyor. Doktor tanı bölümüne Miyalji yani kas romatizması yazıp gönderiyor. 22 Ocak 2018’de tekrar görünüyor. Reçeteye yine Miyalji yazılıyor ve genel tıbbi muayene notu düşülüyor. 5 Şubat 2018’deki reçeteye ise gastrist, tanımlanmamış yazılıyor.

Kaynaklar: https://boldmedya.com/2019/03/20/tutuklu-deniz-hakan-senin-adim-adim-oldurulusunun-belgeleri-ve-vahim-hikayesi/

Copyright © 2021 Tenkil Museum